23 Ekim 2016 Pazar

Çiziyorsam Varım! (Lets Fight Ghost, Lexa)


Lets Fight Ghost dizisini bitirdikten sonra böyle minnoş şeyler çizdim ve aşırı beğendim. Sizce nasıl olmuş? *.*



Ve her zamanki gibi yine Lexa 'yı çizdim .(The 100 dizisinden)
Çok seviyorum ne yapayım :D


Siz çizimlerim hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum. :)

20 Ekim 2016 Perşembe

Wonder -R.J. PALACIO | Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Wonder -Mucize
Yazar: R.J. Palacio
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 334
Çevirmen: Berna Sirman
Türü: Genç Kurgu, Çocuk, Aile

















ARKA KAPAK:
Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın… Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur. August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile "yeni çocuk" olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?
YORUMUM:

Kitap bayağı elimde süründü kabul ama hem İngilizce olarak okuyordum hem de bir türlü elime alamıyordum. Wonder tam anlamıyla bitirdiğim tek İngilizce kitap. Dili fazlasıyla basit. Zaten 10 yaşındaki çocukların ağzından okuyoruz kitabı o yüzden cümleler çok basit.

Kısaca konusuna değinirsek; Auggie 10 yaşında ve doğuştan yüzünde fiziksel bozukluklar var. Bu yüzden okula hiç gitmemiş ve evde annesi tarafından eğitim görmüş. Ailesi artık beşinci sınıfa geldiği için onu okula yazdırmak ister ama Auggie buna karşı çıkar. Daha sonradan bir şekilde okula gitmeyi kabul eder. Ve kitabı ilk başta Auggie’nun açısından okusak da sonradan okuldaki ve ailesinden olan kişilerin bakış açılarından da okuyoruz.


Kendi çizimimi de araya sıkıştırayım. 
Bölüm bölüm herkesin bakış açısını okumak gerçekten keyif vericiydi.(Auggie’nin ablası Via, Via’nın sevgilisi Justin, Auggie’nin okuldan arkadaşları Jack ve Summer ve Via’nın arkadaşı Miranda)  Herkesin Auggie hakkında ne düşündüğünü ve ne hissettiğini okumak kitabı sevmemde büyük etken. Sadece Auggie tarafından aktarılsaydı bazı şeyler tam olmayacaktı. Belki de diğer karakterlere bakış açımız değişecekti ve onlara önyargıyla yaklaşacaktık. Yazarın bize farklı bakış açılarını sunması kitabı tekdüzelikten uzaklaştırmış. Kitabı sıkıcılaştırmayıp canlandırmış. İlk başlarda dram ağırlıklı bir kitap olur diye düşünmüştüm ama Auggie’nun neşeli ve eğlenceli hallerini gördükçe öyle olmadığını anladım.

Auggie’nin daha 10 yaşında insanlar tarafında sırf yüzü sıradışı diye tepkiler görmesi ve onun hissettiklerini okumak hem üzücüydü hem de bir yönden ders vericiydi. Genel olarak insanların dış görünüşlerine bakıp onları yargılayan bir toplumuz. Bu kitabı okuduğunuz zaman işte bu düşüncelerden tamamiyle arınıyorsunuz, ders alıyorsunuz. Dış görünüşün sadece bir hiçlikten ibaret olduğunu görüyorsunuz. Auggie’nin hissettiklerini okumak beni çok etkiledi. Sadece 10 yaşında.10! Ve öylesine saf ve temiz duyguları olan bir çocuk ki artık bir süre sonra insanların onun yüzünü gördüğünde attıkları çığlıkları görmezden gelebiliyor.

Kitapta ilk başlarda Auggie’nin okula adapte olmaya çalışmasını ve insanların ona bir virüsmüş gibi davranmasını okuyoruz.Ve o umutsuz bir şekilde tek başınayken Summer onun yanına geliyor. Summer karakteri o kadar tatlıydı ki en sevdiğim karakterlerden diyebilirim. Zaman ilerledikçe ikisinin dostluklarını okuyoruz. Fazla minnoşlar. Cool beans! Ve tabiki Jack’i de en başından beri sevdim.

Auggie’nin bölümleri kadar Via’nın bölümlerini de sevdim. Ailesinin sürekli Auggie ile ilgilenmesi ve Via’nın ilgiden yoksun kalmasına rağmen kardeşine hiç kızamaması. Bir taraftan liseye başlaması bir taraftan arkadaş sorunsalları derken ilgiye en muhtaç olduğu anlarda ilgisiz kalması ve yazarın onun hissettiklerini çok iyi şekilde vermiş olması çok gerçekçiydi. Gelelim Auggie’nin ailesine. Auggie doğduğu ilk andan beri onların “mucizesi”. Aile bağları sımsıkıydı ve gayet neşeli bir ailesi vardı.

Kitap fazla gerçekçiydi. Okuyan herkesin ders çıkaracağı, dostluk, sevgi, nezaketin ne demek olduğunu bu kitapta göreceksiniz. Ve tabiki önyargılarınızı kıracaksınız.Bol bol duygu karmaşaları yaratan bir kitap. Bir bölümde üzülüyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz Auggie yine yüzünüzü gülümsetiyor. Bazen de çevredeki insanlara sinirleniyorsunuz. Fazlasıyla duygu yoğunluğu olan ama bir o kadarda akıcı olan bir kitap.

Sonlara doğru sanki olaylar gerçekçiliğini yitirdi gibi. Bazı karakterlerin değişimlerinden dolayı sanırım ben öyle hissettim. Bu yüzden hafif hayal kırıklığına uğramadım değil. Bunun dışında kesinlikle muazzam farkındalık yaratacak bir kitap. Yaşınız ne olursa olsun alın okuyun.


ALINTILAR:

“I think there should be a rule that everyone in the world should get a standing ovation at least once in their lives.” 


“Now that I look back, I don't know why I was so stressed about it all this time. Funny how sometimes you worry a lot about something and it turns out to be nothing.” 


“The things we do outlast our mortality. The things we do are like monuments that people build to honor heroes after they've died. They're like the pyramids that the Egyptians built to honor the pharaohs. Only instead of being made of stone, they're made out of the memories people have of you.” 


“MR. BROWNE'S SEPTEMBER PRECEPT:

WHEN GIVEN THE CHOICE BETWEEN BEING
RIGHT OR BEING KIND, CHOOSE KIND.” 


“Sometimes I think my head is so big because it is so full of dreams” 


“My mom smiled at me. Her smile kind of hugged me.” 


“Jack, sometimes you don't have to mean to hurt someone to hurt someone. You understand?” 


“I love that feeling when you first open your eyes in the morning and you don’t even know why everything seems different than usual. Then it hits you: Everything is quiet. No cars honking. No buses going down the street. Then you run over to the window, and outside everything is covered in white: the sidewalks, the trees, the cars on the street, your windowpanes. And when that happens on a school day and you find out your school is closed, well, I don’t care how old I get: I’m always going to think that that’s the best feeling in the world. And I’m never going to be one of those grown-ups that use an umbrella when it’s snowing—ever.” 



“Cool beans.” 


PUANIM:
4.35/5

12 Ekim 2016 Çarşamba

Kitap Alışverişi (Pandora-Yurtdışı- ve Okuoku)



Herkese merhabaaaa! Başka bir alışveriş yazısıyla karşınızdayım. Ve bunu yazarken çok mutluyum çünkü Pandora sitesinden verdiğim ithal kitap(kitaplar) sonunda geldi!! 45 gün kitabın gelmesini bekledim ve ilk yurtdışı siparişimdi. Ama değdi kesinlikle. Kitap şahane ya. Tek bir çizik bile yok. Pandora'dan ithal kitap almaya devam. (Bilmeyenler için Pandora istediğiniz tüm kitapları yurtdışından temin ediyor.Fiyatı size önceden bildiriyor tabi. Bence harika bir sistem.)
Bu kitabı sipariş vermemin sebebiyse Müge'nin seriyi çok seviyor olması. İlk kitabı "Güzelleştiğim O Yaz" olarak Artemis bastı. Ve ben ilk kitaba 3 puan vermiştim. Yazarın diğer Tatbilb serisini daha çok sevmiştim ama Müge serinin diğer kitaplarda güzelleştiğini söyledi. Bende 3 kitap bir baskı olduğu için ve ucuza geldiği için bu şekilde aldım. (Üçü toplam 40 tl ye geldi. +5 kargo yani toplam 45) Okumak için sabırsızlanıyorum.

THE SUMMER I TURNED PRETTY
IT'S NOT SUMMER WITHOUT YOU
WE'LL ALWAYS HAVE SUMMER


Ve gelelim okuoku siparişime. Serileri tamamlamak amaçlı yaptığım bir alışverişti. 10 tl indirimiyle yine gönlümü çaldı. Kitaplarda tek bir çizik bile yok. Sağdakilerin bazıları kardeşimin okul kitapları. Diğerleri benim.


SCARLET
CRESS
MEKANİK PRENS
MEKANİK PRENSES
BANE GÜNLÜKLERİ
KAN VE YILDIZ IŞIĞI GÜNLERİ
TANRI VE CANAVARLARIN DÜŞLERİ
DENİZ FENERİ -VİRGİNİA WOOLF
SULTAN VE ŞAİR -SEMA KAYGUSUZ

Bir başka "yaaaa artık bu son daha kitap almicam okumadıklarımı okuyana kadar" temalı alışverişim daha bu kadardı. Bol kitaplı günler.

7 Ekim 2016 Cuma

Cinderella and Four Knights | Kore Dizi Yorumu


Adı: Cinderella and Four Knights
Yönetmen: Kwon Hyuk Chan, Lee Min Woo
Senarist: Min Ji Eun, Won Young Shil
Tür: Romantik, Komedi
Kanal: tvN (dizinin her başlangıcında kadının söylediği gibi "kontent tıran lidır tivien" diyen tek ben miyim?:D:D)
Bölüm Sayısı: 16
Dil: Korece
Ülke: Güney Kore















KONUSU:
Eun Ha-Won ölen annesinin isteğini gerçekleştirmek ve öğretmen olmak istemektedir. Birlikte yaşadığı üvey annesi ve üvey kız kardeşi tarafından kötü muamele gören Eun Ha-Won bir gün rastlantı eseri tanıştığı Gök Grup'un başkanından bir teklif alır. Ha Won “Gökyüzü Evi” adlı bir köşkte yaşayacak ve çalışacak, bunun karşılığında yüklü bir miktar maaş alacaktır. Üniversiteye gitmek için para biriktiren Ha Won bu teklifi kabul eder. Gökyüzü köşküne taşınır ve köşkte kalan üç kuzen Kadın Avcısı Kang Hyun-Min, Asi Kang Seo-Woo, Yıldız Kang Ji-Woon ile yaşamaya başlar.
YORUMUM:


İşte karşınızda 2016 favorim!! Ciddi manada ben bu diziye BAYILDIM! Yeni bölümlerini beklemek biraz ızdırap gibiydi.Dizinin 16 bölüm olması da üzmedi değil. 21 bölüm falan olsaymış. Tadı damağımda kaldı resmen. 

KADRO RESMEN EFSANE! Dünyanın parası gitmiştir eminim. Olsundu bu kadro için değerdi. Arkadaşlar beni Gökyüzü Konağına atar mıısınız? :D Neyse öncelikle Cinderellamızdan başlayalım anlatmaya. Bu kızı dizi başladığı andan itibaren sevdim. O kadar minnoş bir suratı var ki. Gerçekten çok çok sevdim. Oyunculuğu zaten olay güzeldi. Tam olarak bu rölün kızıydı. Güçlü ve kendine ayakları üzerinde durmaya çalışması en sevdiğim yanıydı. 



Kang Seo Woo... Ben bu adamı neden daha sonra izlemedim. NEDEN NEDEN NEEDEN.Tüm dizilerini hemen listeme yazıyorum. Bu kadar karizmatik bir insan olabilir mi ya. Hem minnoş hem karizmatik :D O kadraja girince gözüm ondan başkasını görmedi. Evet dizideki favorim tabiki o! Tabi diğerlerinde de gönlüm yok değil. Çünkü dediğim gibi kadro efsane. Oyunculuklar şahane.

Gelelim Hyun Min e. Aslında diziye başlama sebebim oydu. Kendisini Blood dizisinde izlemiştim ve sevmiştim. Görünce de hemen diziye atladım tabi. İyi ki atlamışım.Teşekkürler Ahn Jeo.Sayende müthiş bir dizi izledim. Bu arada değinmesem olmaz beyimiz evlendi. Bilmeyen yoktur heralde. Hemde BOF dizisindeki kızla (Blood da başrol oynadığı). Nedense o kızı çok donuk buluyorum ama olsundu. Yakıştırdım.



SHİN. Cnblue'dan. Kadro muhteşem diye boşuna demiyorum arkadaşlar.Cnblue benim en sevdiğim ilk kpop gruplardan birisi. Şarkı olsun kendileri olsun fazlaca hastasıyım. Onu da bu dizide görünce ayrı bir mutlu oldum zaten. Hem burada da şarkıcı rolündeydi. 



Başkanın yardımcısı rolündeki adamı en başından itibaren sevdim. Dizide yan karakterlerin üzerinde de durulması gerçekten hoşuma gitti. Sanırım dizide sadece şu 2. kızı donuk buldum. Suratı, hareketleri vs. Ama çok gözüme batmadı. Çünkü o sıra kadrajda Seo Woo cum vardı.

Konusu çoğu kişiye klişe gelebilir ki zaten klişe. (Hangi kore dizisinde klişeler yokki) Klişe ama asla sıkıcı değil. İçerik, konunun işleyişi , oppalar, unniler şahane.Başka oyuncular olsaydı bu kadar sever miydim bilmiyorum tabi. İlk başta biraz Bof esintisi aldım. Ama bu bambaşkaydı. Her bölüm ayrı heyecan her bölüm ayrı güzel. Tek bir bölümde sıkılmadım. Katılarak güldüğüm sahneler vardı. Üzüldüğüm yerlerde oldu. Romantik Komedi türünde kore dizilerinde en başa bu diziyi yazıyorum arkadaşlar. İzlemediyseniz şiddetle öneririm. Benim için çerezlik bir diziydi.




Bu arada ilk kez bir kore dizisinin final bölümüne bayıldım. Hiçbir karakterin unutulmaması ve sevimli yüz gülümseten bir son.Gerçekten de tam bir Cinderella hikayesi. Hiç bir kore dizisinin sonunu bu kadar beğeneceğimi düşünmezdim tabiki. Diziyi o kadar beğendim ki hakkında ne yazacağımı daha bilemiyorum. Kelimelere dökmek zor. Sadece güzel, harika, şahane, mükemmel içerikli çok cümle kurdum biliyorum ama gerçekten çok keyif aldım izlerken.Bu arada o kadar güzel sahneler varki. Giflerini koyup spoiler falan vermek istemiyorum. O yüzden hemen diziye başlayın!!



Dizinin ostları yine efsane. Bu ostları hazırlayanlar işi biliyor abi. Kore dizisi demek benim için bir yönden ostları demek. Nasıl bu kadar diziyle bağdaşabiliyor anlamıyorum. Cuk diziye diziye oturmuş ostlar. Bir de dizinin adı çok güzel değil mi? İçeriğe uyumu çok güzel.







İLK AİLE FOTOĞRAFI

4 Ekim 2016 Salı

Bounty Hunters | Çin&Kore Film Yorumu

Adı: Bounty Hunters
Yönetmen: Sin Tae Ra
Türü: Komedi- Aksiyon-Romantik
Vizyon Tarihi: 9 Haziran 2016 (Çin)
Ülke: Çin & Güney Kore



















KONUSU:
A-Yo ve Lee San Interpol'den ayrılmış şimdilerde bodyguardlık yapan iki arkadaştır. Kore'de bir iş alıp oraya giderler ama Incheon A Otel'deki bombalı saldırı üzerlerine kalır. Bu olayı araştıran ödül avıcları Cat, Swan ve Bobo onları yakalar ve daha sonra bu beşli bombalı saldırıyı düzenleyeni yakalamak için birlikte çalışmaya başlar.
YORUMUM:

Bu filmi uzun zamandır bekliyordum geçenlerde bir bakayım türkçe altyazı çıktı mı derken sonunda buldum ve izledim. Sırf Lee Min Ho için izlediğimi anlamışsınızdır heralde :D Lee Min Ho'ya olan aşkımı zaten blogumu takip edip bilmeyen yoktur. Neyse gelelim filme.Filme sıfır beklentiyle başladım çünkü Çin yapımı izlediğim ilk film olacaktı. Açıkcası dillerini pek sevmiyorum ama filmi izlerken kulağımı tırmalamadı. Hatta farketmedim diyebilirim :D 


Konusu aslında sıradan olmasına rağmen gayet eğlenceli bir aksiyon filmiydi.Özellikle Lee Min Ho'nun dövüş sahneleri...(Gözlerimden kalpler fıskırıyordu adeta) Zaten Lee Min Ho'nun böyle sahneleri meşhurdur bu tarz rollere ayrı bir yakışıyor bence. Uzun zamandır onu izlemediğim için gözüm gönlüm açıldı. Kadın başrole ilk başta ısınamasamda sonradan tüm oyuncular gibi onu da sevdim. Oyunculuklar başarılıydı. Sadece şu "kısa pantolonlu kırmızı saçlı" çocuğa kıl oldum. Oyunculuğu çok battı. Bobo ve A-Yo yu (Wallace sanırım ismi çok sempatikti ya dizisi falan var mı diye bir bakacam) daha ayrı sevdim ama. 



Hele şu hap sahnesi ve son kutup sahnesinde yıkıldım.(Giflerini bulamadığım için üzgünüm)
İzlerken baya güldüm anlayacağınız. Gerçekten komik sahneler vardı. Zaten aksiyonun komediyle harmanlanmasını ayrı bir seviyorum.Baya keyif aldığım, kafa dağıtmalık güzel bir yapım olmuş. Çerezlik filmdi zaten hemen bitiveriyor. Türkçe altyazılı izlemek için tık.


Tain to Busan | Kore Film Yorumu


Adı: Train To Busan 
Tür: Dram, Aksiyon, Gerilim
Yönetmen: Yeon Sang-Ho
Senaryo: Park Joo-Suk, Yeon Sang-Ho
Imdb: 8.0
Süresi: 118 Dakika
Yapım: Kore
KONUSU:
Yıkıcı bir virüs Güney Kore’yi etkisi altına alır. Bu sırada Seul’den Busan’a gitmekte olan trendeki yolcular hayatta kalma mücadelesi verir.
YORUMUM:


Bu bir ilk mi yoksa? Ben ve bir kore filmini bu kadar sevmiş olmamdan bahsediyorum. Daha önce burada baya kore filmi yorumlamıştım ama aralarında en iyisi kesinlikle buydu. Herkesin bildiği gibi kore dizilerindeki tat filmlerinde bir gram bile olmuyor. E böyle olunca da beklenti sıfır oluyor filmler hakkında. Geçen Şemsiyenin Altındaki Kız bu filmin yorumunu yazmıştı o da baya beğenmiş (yorumu için tıklayalım) bende bizim Ahjussiyi görünce ve film beğenilince izlemek istedim. 


İnsan ilk önce düşünüyor başlamadan hem kore filmi hemde zombi senaryolu ne kadar iyi olabilir ki diye. Ama yanıldığımı söylemeliyim.Filmi gerçekten çok sevdim. Kurgusu, efektleri gerçekten çok iyiydi. 

Filmin çoğu sahnesi trenin içinde geçiyor ama bu asla sıkıcı olmuyor. Temposu iki saat boyunca hiç durmadı. Tabi konu zombiler olunca baya olaylı şeyler olabiliyor. Aksiyon, dram, gerilim her şeyiyle gayet başarılı buldum ben.Başrollerdeki baba kız duyguları güzel yansıtılmıştı. Özellikle o küçük kızın oyunculuğu diyorum ve susuyorum. Zaten bizim ahjussi çok iyi iş çıkartmış. Diğer oyuncular desen hepsinin oyunculuğunu çok beğendim. Zombileri daha yapmacık bekliyordum ama zombilerin makyajı bile çok iyiydi.(Evet fazlasıyla komik efektler bekliyordum :D) 


Konusuna fazla değinmedim çünkü soluksuz izlenecek bir filmdi zaten. Bir bakmışsınız hemen bitmiş. Ve o son yok mu o son... Kelimelerimin tükendiği yerdeniz. Kesinlikle önerdiğim bir kore filmi. Benim gibi zombileri de seviyorsanız tadından yenmez.

(Bu arada bugün iki tane kore dizisi yorumu gelebilir. W ve Cinderella and Four Knights dizileri. Beklemede kalın ^.^)

3 Ekim 2016 Pazartesi

Cheon Song Yi Çizimim ve Diğerleri



Bu aralar çizim yapmaya sarmış durumdayım. Buda yeni sketchbook da ilk çizimim. Aslında sulu boya ile boyadım defterde ama CS5 de boyamayı daha çok sevdiğim için bunu çizip orada boyadım. Burda kalsın bu çizimim. Arada açar bakarım.
Bu çizimi de arkadaşım Ayşin için yaptım. Kendisi gibi minnoş bir çizim oldu.

Ve gelelim en anlamlı çizime. Bu çizimde yer alanların hepsi benim için çok değerli kişiler. Yanımda oldukları için her zaman çok mutluyum. O yüzden bu çizimim benim için çok anlamlı.